“Ey yoldaş, ey arkadaş! Sûfî (gören, düşünen, ibret alan…) kişi, zamanın (bu ânın, bu demin) çocuğudur. Yoldaşlıkta “yarın” demek yoktur”.
Mesnevi Cilt:1 Beyit:133

Ulu Ârif Çelebî

Ulu Ârif Çelebi ( Muhammed Celaleddin Ferîdun): 8 Zilkade 670 ( 7 Haziran 1272) Salı – 5 Şubat 1320 (25 Zilhicce 719) Salı

8 Zilkade 670 ( 7 Haziran 1272) Salı günü doğmuştur.  Mevlânâ da onun doğumundan pek memnun olmuş, Belh’den gelme bir avuç altını Fatıma Hâtun’un başına saçmıştır. Mevlânâ, yavruyu yeninin içine koymuş, ona kendinin ve Selahaddin’in adı olan Muhammed Celâleddin Ferîdun adını vermiş. “Bu çocuğu Ulu Ârif diye çağırın. Bana da babam Hudâvendigâr derdi, adımı söylemezdi, ona lakabımı manevî armağan olarak verdim.”  Buyurmuş ve bu gazeli söylemiştir:

 

“Bu Ferîdun kutlu olsun bize

Din padişahı olsun

Gökteki ay gibi parlasın

Aydın bir hale gelsin

Şekerlerle dopdolu mısır gibi tatlılaşsın

Kutluluk meydanında topu çelsin

Eğeri vurup yağız ata binsin.

Ay gibi ikbal burcundan doğar

Çünkü bu Ferîdun baştanbaşa sevgidir

Baştanbaşa arılık

Ferîdun, yücelik ve temkin kılıcıyla

Gam Dahhakinin başını keser

Hamdolsun Allah’a

Devlet köşkünde rütbesi, mansabı artar durur.

670 yılında bir Salı günü anadan doğdu.

Zilkadenin sekiziydi, öğleyi iki saat geçmişti

Husrevler soyundandır

Şirin bir sevgili olur elbet

Ana tarafından da soyu padişahtır, baba tarafından da.

Kara gözleri huriler gibi cennetten gelmiştir.

Ergenlik çağına gelip yetişince bu şiirimi görür beğenir.

Dilerim, binlerce yıl yaşasın.

Ferîdun, sen de bu duaya candan âmin de.”

 

Mevlânâ bir gün de Sultan Veled’e, Bahâeddin demişti, ben bu çocukta yedi velînin nûrunu görüyorum; Bahâeddin Veled’in, Seyyid Burhâneddin’in, Şems’in, Selâhaddin’in, Çelebi Hüsameddin’in nurları, benim nûrum ve senin nûrun.

Ulu Ârif Çelebi, Emir Kayser-i Tebrîzî’nin kızı Devlet Hâtun ile evlenmiş ve bu hanımefendiden iki erkek bir kız çocuğu olmuştur.

  • Bahâeddin Emîr Âlim
  • Muzaffereddin Emîr Âdil
  • Melîke Hâtun