“Ey yoldaş, ey arkadaş! Sûfî (gören, düşünen, ibret alan…) kişi, zamanın (bu ânın, bu demin) çocuğudur. Yoldaşlıkta “yarın” demek yoktur”.
Mesnevi Cilt:1 Beyit:133

Sema

Sema’ nedir? Bilir misin?

Sema’:

Allah’ın; “Ben, sizin Rabbiniz değil miyim?” sorusuna ruhların; “Evet; Rabbimizsin!” deyişlerinin sesini duyarak, kendinden geçmek, Rabbi’ne kavuşmaktır!

Sema’:

Dostun hallerini görmek; lahut âleminin, görünmez âlemin perdelerinden Hakk’ın sırlarını duymaktır!

Sema’:

Kendindeki varlıktan geçmek, mutlak yoklukta, bitmek tükenmek bilmeyen, devamlı varlık tadını tatmaktır!

Sema’:

Dostun aşk çarpıntıları önünde başını top gibi yapıp başsız ayaksız dosta doğru koşmaktır!

Sema’:

İnsanı, dünyasal zevk ve lezzete sevk eden nefis ile savaşmak, başı tam kesilememiş yarı kesilmiş kuş misali, toprağa ve kana bulanmış olarak, çırpınıp durmaktır!

Sema’:

Hazret-i Yakub’un derdini ve devâsını bilmek, Hazret-i Yûsuf’a kavuşma kokusunu, Yusuf’un gömleğinden koklamaktır!

Sema’:

Hazret-i Mûsâ’nın Asâsı gibi, her an Firavun’un sihirlerini yutmak, yok etmektir!

Sema’:

“Benim Allah ile öyle bir vaktim vardır ki, o vakitte ne Allah’a yakın bir melek, ne de bir peygamber aramıza giremez!” hadîs-i serîfinde buyrulduğu gibi, Sema’ da bir sırdır ve meleğin bile sığamadığı o yere, aracısız varmaktır!

Sema’:

Tebrizli Şems gibi gönül gözlerini açmak, kutsal nurları görmektir!