“Ey yoldaş, ey arkadaş! Sûfî (gören, düşünen, ibret alan…) kişi, zamanın (bu ânın, bu demin) çocuğudur. Yoldaşlıkta “yarın” demek yoktur”.
Mesnevi Cilt:1 Beyit:133

Mevlevî Evrâdı

GÜL-DESTEM NÛR-BESTEM [i]

Bu nazmımı; Mevlevî Evrâdı’ndan öğrendiğim, Resûl-i Kibriyâ, Hâtem-i Enbiyâ (Peygamberlerin sonuncusu),
Enîs-i Gurabâ (Gariblerin Dostu), Melce-i Fukarâ (Fakirlerin Sığınağı) Olan Ahmed Mahmûd Muhammed Mustafâ
Efendimiz’in NÛR duâsından ve
Sûre-i NÛR‘un 35. âyet-i Celîle’sinden (Allah, göklerin ve yerin Nur’udur. Onun nurunun örneği, içinde çerağ bulunan bir kandile benzer. Kandil, bir sırça içerisindedir. Sırça, inciden bir yıldız gibidir ki, doğuya da batıya da nispeti olmayan bereketli bir zeytin ağacından yakılır. Bu ağacın yağı, neredeyse ateş dokunmasa bile ışık saçar. Nur üzerine nurdur o. Allah, dilediğini kendi nuruna kılavuzlar. Allah, insanlara örnekler verir. Allah her şeyi bilmektedir) ilhâm alarak yazdım. Bi’iznillâh, Bi-hamdillâh.
 Katresinde ummân gizli, 
dostlarıma ve cânlarıma
 ebedîyyen armağan ettim.
 Kabûl-i niyâz el-fâtiha.

(Allâh’ım, Efendimiz Muhammed’in ve yine efendilerimiz olan Evlâd-ı Muhammed’in şânını yücelt. Rahmân ve Rahîm Allah’ın Adıyla. Hamd, âlemlerin Rabbi Allah’adır. O, Rahmân’dır ve Rahîm’dir. O, din gününün sultânıdır. Yalnız sana ibadet ederiz ve yalnız senden yardım dileriz. Bizi, dosdoğru giden yola ilet. Kendilerine nimet verdiklerinin, karanlığa saplanmamışların yoluna. Âmîn.)

l.BEND:

Allâh’ım, Allâh’ım!

Sen özüme NÛR ver.

Hem gözüme NÛR ver.

Hep yüzüme NÛR ver.

Her sözüme NÛR ver.

Âmîn, âmîn, âmîn.

ll. BEND:

Allâh’ım, Allâh’ım!

Kulağıma NÛR ver.

Dimağıma NÛR ver.

Damağıma NÛR ver.

Dudağıma NÛR ver.

Âmîn,âmîn, âmîn.

lll. BEND:

Allâh’ım, Allâh’ım!

Sen sesime NÛR ver.

Nefesime NÛR ver.

Hevesime NÛR ver.

Şu nefsime NÛR ver.

Âmîn, âmîn, âmîn.

lV. BEND:

Allâh’ım, Allâh’ım!

Kemiğime NÛR ver.

İliğime NÛR ver.

Benliğime NÛR ver.

Kimliğime NÛR ver.

Âmîn, âmîn, âmîn.

V. BEND:

Allâh’ım, Allâh’ım!

Tenim de NÛR olsun.

Kanım da NÛR olsun.

Cânım da NÛR olsun.

Şânım da NÛR olsun.

Âmîn, âmîn, âmîn.

Vl.BEND:

Allâh’ım, Allâh’ım!

Sen adıma NÛR ver.

Soyadıma NÛR ver.

Evlâdıma NÛR ver.

Ahfâdıma NÛR ver.

Âmîn, âmîn, âmîn.

Vll. BEND:

Allâh’ım, Allâh’ım!

Sen âbıma NÛR ver.

Türâbıma NÛR ver.

Mihrâbıma NÛR ver.

Mehtâbıma NÛR ver.

Âmîn, âmîn, âmîn.

Vlll. BEND:

Allâh’ım, Allâh’ım!

Destârıma NÛR ver.

Enzârıma NÛR ver.

Gülzârıma NÛR ver.

Mezârıma NÛR ver.

Âmîn, âmîn, âmîn.

lX. BEND:

Allâh’ım, Allâh’ım!

Anlayan, dinleyen.

Ân-be-ân inleyen.

Dostlarla hem-dem et.

Onlarla mahrem et.

Âmîn, âmîn, âmîn.

X. BEND:

Allâh’ım, Allâh’ım!

Yanan, sezen, gören,

Gözyaşları döken,

Dostlara rahmet et.

Onlara şefkat et.

Âmîn, âmîn, âmîn.

 


[i] Hidayetoğlu Gâzî Veled Bahâeddîn Çelebî oğlu, Ahmed Selâhaddîn Çelebî